"Gecenin özetiydi.
"Bizleri aleme rezil ettiniz!" tepkisi.
11 yıl sonra Süper Lig'e çıkmış takımın senaryosu değil bu gidişat.
Neşemizi, eğlencemizi, sevincimizi kursağımızda bıraktınız.
3 sezon bizi taşıyacak diye övünülen kadro 3 pas yapamıyor.
Mühendislik harikası."Bu paylaşımdan alıntı yaparak, başlıyorum cümlelerime.
Limanlarınız var, şirketleriniz var, dünyadaki sayılı iş insanlarındansınız...
Her cümlenin öznesi "paranız..."
Hatta "servetimde boğulursun" cümlesi halen kulaklarımda çınlanır...
Bir kulüp başkanına asla yakışmayan üslup...
Anladık, öğrendik, binlerce kez tekrarladınız.
"Sahibisiniz..."
Uçağınız var, otobüsümüz dünyadaki 3 tanesinden biri.
Çok gurur verici...
10 bin kombineyi az bulursunuz, 2 milyonluk şehirde 200 bin forma satışı beklersiniz, 1 milyon liraya loca almış şehre "Atakum'da mekanlarda bedava yemek mi dağıtıyorlar, hava atıyorlar" diyecek kadar "nankör" yaftasını yapıştırırsınız..
Size tepki gösteren taraftara kollarınızı yana açıp, "Ben ne yapayım" deyip, gülerek dalga geçercesine "Sevgili Acun rica etti, iki oyuncudan vazgeçtik" cümlesini kurarsınız...
Daha onlarcası, yüzlercesi...
"Bu Şehrin Çocukları Samsunsporludur" pankartı için 2019 yılında özür dileyip, bugün o pankartla sahaya çıkarsınız..
Demek ki, büyük söz kullanmamak lazımmış...
Dün, bugün ve yarın da gaflarınız, potlarınız, küçümsemeniz...
Bitmedi, bitmeyecek...
Maç görselini paylaşmayı akşam üstüne bırakacak kadar, yine "otobüslü" elinde konsol, bacaklarını uzatmış TV başında oyun oynayan bir görsel paylaşıp, "oturun evinizde" mesajını vermek; ruhtan, aidiyetten, heyecandan bu kadar uzaklaşmışsınız...
Camia 4 gün ateş püskürürken, Teknik direktörün Hüseyin Eroğlu "burdayım" derken, siz susmayı tercih edip, İstanbul'da hoca arayışına girip, bunu sosyal medyada "normalmiş gibi" yorumlarsınız..
"Sahibi olduğunuz" Samsunspor'u şampiyon yapmış, Süper Lig'e çıkarmış hocanıza bir teşekkür mesajı bile yayınlamadınız!
Gerçi getirmeden önce de neler neler demiştiniz...
Hafızalarımız çok dolu...
Bugün sosyal medyaya bakıyor musunuz?
Kimse futboldan skordan ligdeki durumdan bahsetmiyor.
Artık 5 ayda transfer ettiğiniz 16 futbolcuyu tartışmıyor bile.
Bugün ne futbol konuşur durumdayız ne de futbolcu, teknik direktör...
Bugün ligin dibine demir atmamızın hiç mi hiç önemi yok.
Bir şekilde ayağa kalkarız...
Ama böyle olmaz, bu aidiyetsizlikle olmaz.
Paranın satın alamadığı aidiyetten söz ediyorum.
Atatürk'lü armanın gücünden bahsediyorum.
20 Ocak şehitlerinin ruhundan bahsediyorum.
İnanmışlıktan, cesaretten, sevdadan bahsediyorum.
Lütfen!
Bu şehrin sahibi olduğu Samsunspor'u geri verin...
Samsunspor "hobi bahçesi" değildir...
"Bizleri aleme rezil ettiniz!" tepkisi.
11 yıl sonra Süper Lig'e çıkmış takımın senaryosu değil bu gidişat.
Neşemizi, eğlencemizi, sevincimizi kursağımızda bıraktınız.
3 sezon bizi taşıyacak diye övünülen kadro 3 pas yapamıyor.
Mühendislik harikası."Bu paylaşımdan alıntı yaparak, başlıyorum cümlelerime.
Limanlarınız var, şirketleriniz var, dünyadaki sayılı iş insanlarındansınız...
Her cümlenin öznesi "paranız..."
Hatta "servetimde boğulursun" cümlesi halen kulaklarımda çınlanır...
Bir kulüp başkanına asla yakışmayan üslup...
Anladık, öğrendik, binlerce kez tekrarladınız.
"Sahibisiniz..."
Uçağınız var, otobüsümüz dünyadaki 3 tanesinden biri.
Çok gurur verici...
10 bin kombineyi az bulursunuz, 2 milyonluk şehirde 200 bin forma satışı beklersiniz, 1 milyon liraya loca almış şehre "Atakum'da mekanlarda bedava yemek mi dağıtıyorlar, hava atıyorlar" diyecek kadar "nankör" yaftasını yapıştırırsınız..
Size tepki gösteren taraftara kollarınızı yana açıp, "Ben ne yapayım" deyip, gülerek dalga geçercesine "Sevgili Acun rica etti, iki oyuncudan vazgeçtik" cümlesini kurarsınız...
Daha onlarcası, yüzlercesi...
"Bu Şehrin Çocukları Samsunsporludur" pankartı için 2019 yılında özür dileyip, bugün o pankartla sahaya çıkarsınız..
Demek ki, büyük söz kullanmamak lazımmış...
Dün, bugün ve yarın da gaflarınız, potlarınız, küçümsemeniz...
Bitmedi, bitmeyecek...
Maç görselini paylaşmayı akşam üstüne bırakacak kadar, yine "otobüslü" elinde konsol, bacaklarını uzatmış TV başında oyun oynayan bir görsel paylaşıp, "oturun evinizde" mesajını vermek; ruhtan, aidiyetten, heyecandan bu kadar uzaklaşmışsınız...
Camia 4 gün ateş püskürürken, Teknik direktörün Hüseyin Eroğlu "burdayım" derken, siz susmayı tercih edip, İstanbul'da hoca arayışına girip, bunu sosyal medyada "normalmiş gibi" yorumlarsınız..
"Sahibi olduğunuz" Samsunspor'u şampiyon yapmış, Süper Lig'e çıkarmış hocanıza bir teşekkür mesajı bile yayınlamadınız!
Gerçi getirmeden önce de neler neler demiştiniz...
Hafızalarımız çok dolu...
Bugün sosyal medyaya bakıyor musunuz?
Kimse futboldan skordan ligdeki durumdan bahsetmiyor.
Artık 5 ayda transfer ettiğiniz 16 futbolcuyu tartışmıyor bile.
Bugün ne futbol konuşur durumdayız ne de futbolcu, teknik direktör...
Bugün ligin dibine demir atmamızın hiç mi hiç önemi yok.
Bir şekilde ayağa kalkarız...
Ama böyle olmaz, bu aidiyetsizlikle olmaz.
Paranın satın alamadığı aidiyetten söz ediyorum.
Atatürk'lü armanın gücünden bahsediyorum.
20 Ocak şehitlerinin ruhundan bahsediyorum.
İnanmışlıktan, cesaretten, sevdadan bahsediyorum.
Lütfen!
Bu şehrin sahibi olduğu Samsunspor'u geri verin...
Samsunspor "hobi bahçesi" değildir...