Samsun'da Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi'nde hizmet veren Opr. Dr. Kamil Furtun, 2015 yılında görevi başındayken silahlı saldırı sonucu İsmail Koyun tarafından öldürülmüştü.
Opr. Dr. Kamil Furtun'un eşi Uzm. Dr. Neslihan Funda Furtun, eşini öldüren İsmail Koyun'un hastaneye rahatça girip çıkabildiğini ve olayda hastane idaresinin de ihmali olduğunu belirterek 2018 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunmuştu. Başvuru sonrası, 11 kamu görevlisi hakkında 'görevi ihmal' suçlaması ile kamu davası açıldı. Aradan geçen süreçte katil zanlısına verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanırken, 11 kamu görevlisi hakkında açılan kamu davasında beraat kararı çıktı. Samsun Tabip Odası Başkanı Uzman Dr. Funda Furtun, karara itiraz edeceklerini açıkladı.
Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, kahredici cinayetin ardından tam 6 yıl geçtiğini hatırlatan Furtun, katil zanlısına verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından onanması nedeniyle memnun olduğunu söyledi. Merhum Kamil Furtun'un ölümü sonrası sağlıkta şiddete karşı mücadele vermek için sorumluluk yüklendiğinin altını çizen Tabip Odası Başkanı Furtun, katil zanlısının hastaneye rahatça girip çıkan bir kişi olduğunu hatırlatarak, bazı soruları yeniden gündeme taşıdı.
KAMU GÖREVLİLERİNİN İHMALİ YOK MU?
Tabip Odası Başkanı Furtun, "Kamil Furtun’un ardından başka ölümler olmasın diye omuzlarımda hissettiğim bir sorumluluk benim için. Çünkü Dr. Kamil Furtun, ölümüyle sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sembolü oldu adeta. Bu cinayet önlenebilir miydi ? Bu sorunun muhatabı hastane idaresi özelinde kamu idaresidir. Şiddetin önlenmesi açısından kamu idaresinin sorgulanması yakıcı bir öneme sahiptir. Bu katilin hastanede birini öldüreceğini söylemesine ve bilinmesine rağmen orada bile bile tutulması, bu konuda hiçbir şey yapılmaması tetiği çeken kadar olmasa da tetiğin çekilmesine engel olamayan ya da ağır ihmali bulunanları da bu cinayetten sorumlu kılmaz mı ? Ağır ihmalin sonucunda kaybedilen bir yaşam, sorumluluklarını yerine getirmede ihmalleri olanları suçlu yapmaz mı? Olayın akabinde yargı sürecinde yaşananlar bu konuda büyük bir ihmal olduğunu gözler önüne serdi" dedi.
BİLİRKİŞİ RAPORLARI ORTADA
Tabip Odası Başkanı Furtun açıklamasında şunları kaydetti; "Ancak dönemin hastane yöneticilerinin yargılanabilmesi için mücadelemiz üç yılımızı aldı. İlginç bir şekilde kamu idaresi hastane yöneticilerinin yargılanabilmesi yönünden çok büyük bir direnç gösterdi. Yoğun çabalar ve tüm engellemelere rağmen idari yargı kararıyla üç yıl sonra ağır ihmalden görevi kötüye kullanmaktan dolayı ceza davası başladı. Olaydan ancak üç yıl sonra İdari yargı kararlarının zorlamasıyla açılan kamu davası, bilirkişi raporu tüm sanıkların ağır ihmali olduğunu belirtmesine yani suçlu oldukları sabit olmasına karşın, bu rapor ve tanık ifadeleri adeta yok sayılarak üç yıl süren yargılama sonunda delil yetersizliğinden tüm sanıkların beraatıyla sonuçlanmıştır. Bilirkişi raporları yönetimin ağır ihmalini çok açık biçimde dayanak ve delilleriyle ortaya koyuyordu. Katil için, bir şeyler yapmalıyız diyen güvenlik görevlilerinin ifadeleri vardı. Dönemin başhekimi ve hastane müdürünün kendi ifadelerinde katilin uyuşturucu kullandığına yönelik bilgiden haberdar oldukları vardı. Hatta hastane İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu katilin sorunlu kişiliği sebebiyle bir şeyler yapılması ve önlem alınması gerektiğini toplantı tutanağına yazmışlardı. Diğer taraftan katilin hastanede görevi olmamasına rağmen yıllarca sanki mesaiye gelir gibi hastaneye gelmiş, gerek hastaları gerekse hastane çalışanlarını huzursuz etmiş, tehdit etmiş, hastane bahçesinde elinde orakla gezmiş, santral memurunu burnunu kıracak biçimde darp etmiş. Hatta katil, hastane imamına 'ben bu hastaneden büyük birini götüreceğim' demiştir. Tüm bunlara rağmen hastane müdürü ve başhemşirenin odasında çay-kahve eşliğinde sohbetler edilmiş, bu cani ruhlu insanın hastane idari alanlarından uzaklaştırmak bir yana adeta katile ayrıcalıklı payeler verilmiş. Tüm bu rahatsızlıklar olurken hastane başhekiminin ve idaresinin hiç haberi olmamış mı?" diye konuştu.
ÜST MAHKEMEYE İTİRAZ EDİLECEK
Hastane yönetiminin ağır imhali olduğunu ortaya koyan bilirkişi raporları ve ifadelerin olduğunu hatırlatan Tabip Odası Başkanı Furtun, "O zamanki adıyla Göğüs Hastalıkları Hastanesi arka sokak canilerinin elini kolunu sallayarak hastane idari birimlerine dahi kolayca girebilen bir sağlık kuruluşu olmuş. Ve buna hastane idaresi göz yummuş, tüm bu yaşananlar karşısında ağır ihmallerde bulunmuş. Bunların hepsi idare soruşturmalardaki ifadeler, mahkemelerdeki tanıklıklar ve bilirkişi raporuyla ispatlıdır. Tetiği çeken katil bir doktorun canına kast etmiş, hastane idaresi de ağır ihmaliyle cinayete seyirci kalmıştır. Ne var ki kamu idaresinin yargılanabilmeleri için dahi bu ülkede büyük bir çaba sarfetmek gerekiyor. Bu vahşette ihmali olan kamu görevlilerinin saptanıp cezalandırılması için altı yıldır sürdürdüğümüz mücadelede nihayet karar verildi geçtiğimiz hafta. Ve bütün bu sürecin sonunda, tanık anlatımları ve bilirkişi raporundaki kusur belirlemesine karşın yargılananlar hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verildi. Başka bir ifadeyle; ortada bir ihmal suçu var ama o dönemin başhekimi, hastane müdür yardımcıları ya da diğer yargılananlar tarafından işlendiği kesin olarak anlaşılamadı. Dr. Kamil Furtun’un ailesi ve tüm sevenleri olarak bu davanın peşini bırakmayacağız. Adaletin tam olarak tesis edilmesi için üst mahkemeye itirazımızı yapacağız. Ve biz adalet arayışımızda kararlılığımızı sonuna kadar koruyacağız. Adalet ya var ya da yoktur. Birazı söz konusu değildir." ifadelerini kullandı.
Katil zanlısı İsmail Koyun'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanırken, 11 kamu görevlisi hakkında açılan kamu davasında beraat kararı çıktı.
Opr. Dr. Kamil Furtun'un eşi Uzm. Dr. Neslihan Funda Furtun, eşini öldüren İsmail Koyun'un hastaneye rahatça girip çıkabildiğini ve olayda hastane idaresinin de ihmali olduğunu belirterek 2018 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunmuştu. Başvuru sonrası, 11 kamu görevlisi hakkında 'görevi ihmal' suçlaması ile kamu davası açıldı. Aradan geçen süreçte katil zanlısına verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanırken, 11 kamu görevlisi hakkında açılan kamu davasında beraat kararı çıktı. Samsun Tabip Odası Başkanı Uzman Dr. Funda Furtun, karara itiraz edeceklerini açıkladı.
Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, kahredici cinayetin ardından tam 6 yıl geçtiğini hatırlatan Furtun, katil zanlısına verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından onanması nedeniyle memnun olduğunu söyledi. Merhum Kamil Furtun'un ölümü sonrası sağlıkta şiddete karşı mücadele vermek için sorumluluk yüklendiğinin altını çizen Tabip Odası Başkanı Furtun, katil zanlısının hastaneye rahatça girip çıkan bir kişi olduğunu hatırlatarak, bazı soruları yeniden gündeme taşıdı.
KAMU GÖREVLİLERİNİN İHMALİ YOK MU?
Tabip Odası Başkanı Furtun, "Kamil Furtun’un ardından başka ölümler olmasın diye omuzlarımda hissettiğim bir sorumluluk benim için. Çünkü Dr. Kamil Furtun, ölümüyle sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sembolü oldu adeta. Bu cinayet önlenebilir miydi ? Bu sorunun muhatabı hastane idaresi özelinde kamu idaresidir. Şiddetin önlenmesi açısından kamu idaresinin sorgulanması yakıcı bir öneme sahiptir. Bu katilin hastanede birini öldüreceğini söylemesine ve bilinmesine rağmen orada bile bile tutulması, bu konuda hiçbir şey yapılmaması tetiği çeken kadar olmasa da tetiğin çekilmesine engel olamayan ya da ağır ihmali bulunanları da bu cinayetten sorumlu kılmaz mı ? Ağır ihmalin sonucunda kaybedilen bir yaşam, sorumluluklarını yerine getirmede ihmalleri olanları suçlu yapmaz mı? Olayın akabinde yargı sürecinde yaşananlar bu konuda büyük bir ihmal olduğunu gözler önüne serdi" dedi.
BİLİRKİŞİ RAPORLARI ORTADA
Tabip Odası Başkanı Furtun açıklamasında şunları kaydetti; "Ancak dönemin hastane yöneticilerinin yargılanabilmesi için mücadelemiz üç yılımızı aldı. İlginç bir şekilde kamu idaresi hastane yöneticilerinin yargılanabilmesi yönünden çok büyük bir direnç gösterdi. Yoğun çabalar ve tüm engellemelere rağmen idari yargı kararıyla üç yıl sonra ağır ihmalden görevi kötüye kullanmaktan dolayı ceza davası başladı. Olaydan ancak üç yıl sonra İdari yargı kararlarının zorlamasıyla açılan kamu davası, bilirkişi raporu tüm sanıkların ağır ihmali olduğunu belirtmesine yani suçlu oldukları sabit olmasına karşın, bu rapor ve tanık ifadeleri adeta yok sayılarak üç yıl süren yargılama sonunda delil yetersizliğinden tüm sanıkların beraatıyla sonuçlanmıştır. Bilirkişi raporları yönetimin ağır ihmalini çok açık biçimde dayanak ve delilleriyle ortaya koyuyordu. Katil için, bir şeyler yapmalıyız diyen güvenlik görevlilerinin ifadeleri vardı. Dönemin başhekimi ve hastane müdürünün kendi ifadelerinde katilin uyuşturucu kullandığına yönelik bilgiden haberdar oldukları vardı. Hatta hastane İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu katilin sorunlu kişiliği sebebiyle bir şeyler yapılması ve önlem alınması gerektiğini toplantı tutanağına yazmışlardı. Diğer taraftan katilin hastanede görevi olmamasına rağmen yıllarca sanki mesaiye gelir gibi hastaneye gelmiş, gerek hastaları gerekse hastane çalışanlarını huzursuz etmiş, tehdit etmiş, hastane bahçesinde elinde orakla gezmiş, santral memurunu burnunu kıracak biçimde darp etmiş. Hatta katil, hastane imamına 'ben bu hastaneden büyük birini götüreceğim' demiştir. Tüm bunlara rağmen hastane müdürü ve başhemşirenin odasında çay-kahve eşliğinde sohbetler edilmiş, bu cani ruhlu insanın hastane idari alanlarından uzaklaştırmak bir yana adeta katile ayrıcalıklı payeler verilmiş. Tüm bu rahatsızlıklar olurken hastane başhekiminin ve idaresinin hiç haberi olmamış mı?" diye konuştu.
ÜST MAHKEMEYE İTİRAZ EDİLECEK
Hastane yönetiminin ağır imhali olduğunu ortaya koyan bilirkişi raporları ve ifadelerin olduğunu hatırlatan Tabip Odası Başkanı Furtun, "O zamanki adıyla Göğüs Hastalıkları Hastanesi arka sokak canilerinin elini kolunu sallayarak hastane idari birimlerine dahi kolayca girebilen bir sağlık kuruluşu olmuş. Ve buna hastane idaresi göz yummuş, tüm bu yaşananlar karşısında ağır ihmallerde bulunmuş. Bunların hepsi idare soruşturmalardaki ifadeler, mahkemelerdeki tanıklıklar ve bilirkişi raporuyla ispatlıdır. Tetiği çeken katil bir doktorun canına kast etmiş, hastane idaresi de ağır ihmaliyle cinayete seyirci kalmıştır. Ne var ki kamu idaresinin yargılanabilmeleri için dahi bu ülkede büyük bir çaba sarfetmek gerekiyor. Bu vahşette ihmali olan kamu görevlilerinin saptanıp cezalandırılması için altı yıldır sürdürdüğümüz mücadelede nihayet karar verildi geçtiğimiz hafta. Ve bütün bu sürecin sonunda, tanık anlatımları ve bilirkişi raporundaki kusur belirlemesine karşın yargılananlar hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verildi. Başka bir ifadeyle; ortada bir ihmal suçu var ama o dönemin başhekimi, hastane müdür yardımcıları ya da diğer yargılananlar tarafından işlendiği kesin olarak anlaşılamadı. Dr. Kamil Furtun’un ailesi ve tüm sevenleri olarak bu davanın peşini bırakmayacağız. Adaletin tam olarak tesis edilmesi için üst mahkemeye itirazımızı yapacağız. Ve biz adalet arayışımızda kararlılığımızı sonuna kadar koruyacağız. Adalet ya var ya da yoktur. Birazı söz konusu değildir." ifadelerini kullandı.
Katil zanlısı İsmail Koyun'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanırken, 11 kamu görevlisi hakkında açılan kamu davasında beraat kararı çıktı.