İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar; TBMM’de yaptığı basın açıklamasında Türkiye’nin enerji sektöründeki durumuna ve bizi bekleyen büyük enerji krizine dikkat çekti.
Bedri Yaşar, Türkiye’nin kurulu gücünün 98 bin 788 MW’a ulaştığını belirterek; bu kurulu gücün dağılımını şu şekilde sıraladı: “Kurulu gücün; yüzde 25,8‘si doğalgaz, yüzde 9,1’i ithal kömür, yüzde 10,2’si yerli kömür, yüzde 31,8’i hidrolik santraller, yüzde 10,3’ü rüzgar, yüzde 7,6’sı güneş, yüzde 3,2’si jeotermal ve biyokütle yüzde 2’si diğer kaynaklar yolu ile üretilmeye müsaittir. Kurulu gücün yüzde 25’i kamuda, yüzde 75’i ise özel sektördedir.”
Bugünkü kurulu gücümüz 98 bin MW iken; ortalama tüketim miktarımızın 35 bin MW civarında olduğunu belirten İYİ Partili Yaşar; üretimin yarısı kadar bile tüketim olmamasına rağmen bu dönemlerde talebi karşılayacak düzeyde elektrik üretimi sağlanamadığından; sık sık elektrik kesintileri yaşandığını söyledi.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, elektrik kesintilerinin sonuçlarına ilişkin şu konuya dikkat çekti: “Elektrik kesintileri durumunda elektrik taleplerine yetersiz kalan kamu; özel sektör bünyesindeki Serbest Üretim Şirketi Santrallarından enerji alımına gitmektedir. Bu da devlet eliyle enerji maliyetlerini artırmaktadır. Alınan enerjinin bölgelere iletimi konusunda ise karar verici kurum olan TEİAŞ’ın özelleştirilmesi de son günlerde gündemde yerini almaktadır. Bu durumda tıpkı dağıtım şirketlerinde yaşanan durum burada da söz konusu olacak; TEİAŞ’ın özelleştirmesi ile iletim şirketleri büyük 5li firmalardan birine verilecek; bu firmalar da kendi üretim santrallerine öncelik tanıyarak iletim gerçekleştirecektir. Bunun koordinasyonunu da kendi inisiyatifinde yapacaktır. Burada istediği bölgeye elektrik verecek; istediği bölge karanlıkta kalacaktır. Bu da Ülkemizin sanayi, güvenlik, finans sektörleri için son derece risk teşkil edecektir. Özetle ülke bu 5’lilere teslim edilecek; bu firmalar haksız rekabet ile kendi üretim santrali eliyle daha da çok zenginleşecektir. TEİAŞ’ın özelleştirilmemesi gerektiğine vurgu yapan Yaşar; “Boru hatları, petrol hatları gibi elektrik iletim hatları da ülkemizin can damarlarıdır. Asla özelleştirilmemelidir. Aksi halde ülke teslim edilmiş olur” dedi.
Olası bir İstanbul depreminde de 14 milyon insanın yaşadığı mega kentte enerji kesintisi ile finans sektörünün çökeceğine değinen Yaşar; bunun için de gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.
Konuşmasında ağırlıklı olarak alım garantili dağıtım şirketlerine değinen Bedri Yaşar; özellikle de bu alımların dolar cinsinde yapıldığını, bu durumunda devletin dolayısıyla halkın yükünün ciddi boyutta artırdığını belirtti.
Elektrik faturalarının kalemlerine değinen Bedri Yaşar; konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: “2021 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan çeyrekte tüm abone grupları için elektrik fiyatlarına yüzde 15 zam gelmiştir. Oysaki Enerji bedeline yüzde 19,5, dağıtım bedeline yüzde 7,5 zam yaptı, ortalaması yüzde 15 oluyor. Aslında bize hesabı verilmesi gereken neden yüzde 19,5? Neden yüzde 7,5. 2021 yılı toplamında ise elektriğe yüzde 21,90 zam yapıldı. 2016 yılından bugüne elektriğe evlerde yüzde 122, iş yerlerinde ise yüzde 193 zam yapıldı. Konut aboneleri için ise tarife değişmedi. Normal şartlarda EPDK elektrik tarifelerini; Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim ayları olmak üzere yılda 4 defa günceller. EPDK’da bu doğrultuda Ocak’ta zam yaptı, Nisan'da zam yaptı, Temmuz’da zam yaptı, ancak Ekim'deki zammını atladı. Aslında yapılması planlandı; ama halkın tepkisinden çekinildiği için bu zam ötelendi. Enerji uzmanlarının tahminine göre ise 1 Kasım’da elektrik fiyatlarında zam kaçınılmaz olacak.”
Özellikle elektrik faturalarındaki dağıtım bedeline değinen Bedri Yaşar; bu bedelin içinde iletim, dağıtım, sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak gibi pek çok kalemin bulunduğunu söyledi.
26 kuruşluk Dağıtım bedelindeki 1 kuruşun bile önemine değinen Yaşar; “Burada 1 kuruş deyip geçememek gerekiyor. Elektrik faturalarındaki 1 kuruşluk zam; yıllık 2 milyar 334 milyon TL kadar dağıtım şirketlerinin cebine fazla para girmesine sebep oluyor. Bu bedeller vatandaşa değil; dağıtım şirketlerine yansıtılmalıdır” dedi.
Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi ile devletin zarara uğratıldığını söyleyen İYİ Partili Bedri Yaşar konuya ilişkin şunları söyledi: “Dağıtım şirketlerinin 20-21 milyar Dolar bedelle özelleştirildiği bilinmektedir. Dağıtım şirketleri özelleştirilme yapılmasından 2 sene öncesine kadar; kamudaki tahsilatlar durmuş, dolayısıyla özelleştirme ile birlikte bu firmalar devletten 18 milyar TL’lik tahsilat alacağı ile şirketleri devralmıştır. Bu alacakların da özelleştirildikten sonra 14 milyar TL’si firmalar tarafından tahsil edilmiştir. Bu arada Özelleştirilen bu dağıtım şirketlerinin yaklaşık olarak yüzde 75’i 5’li firmadadır. Bir diğer önemli husus: Dağıtım şirketleri özelleştirme kapsamında yaptıkları yatırımlarda kar elde edemezler, yasaktır. Fakat devlet bunlara diyor ki, sen benim adıma kredi bul, ben sana aldığın kredinin karşılığında Merkez Bankası reeskont faizi üzerinden ödeme yapayım ve kar üzerinden yüzde 13,3 reel getiri vereyim diyor. Yüzde 18 kredi + yüzde 13,3 yatırım kararı ile toplamda yüzde 31 seviyesine ulaşıyor. Özetle dağıtım şirketlerinin yaptıkları yatırımların yüzde 31’i oranında geri dönüş olmaktadır. Yatırım maliyetlerini, geçmişte TEDAŞ'ın ön kabulü ile EPDK belirliyordu. Fakat günümüzde böyle bir durum yok. Yatırımların mutlaka denetiminin sağlanması gerekmektedir. Dağıtım şirketleri kendi dağıtım bölgelerinde üretim santrali kuramazlar, fakat bugün baktığımızda bunlar da mevcuttur. Dağıtım şirketleri alt şirket kurup; birbirlerini borçlandırarak devlete olan borçlarını ödememektedirler. Dağıtım şirketlerinin önceleri 20 milyar TL alacak varken bugün dağıtım şirketlerinin devletten 30 milyar TL alacağı vardır. Bu ikinci bir Telekom vakasıdır. İflas ettik diyerek devletin üzerine bırakacaklar.”
Bedri Yaşar; enerji sektöründeki sorunlar için çözüm önerilerini ise şu şekilde sıraladı: “Pek çok ülke artan enerji fiyatları nedeniyle yurttaşların mağdur olmaması için destek paketleri açıklıyor. Türkiye’nin de acil eylem planı hazırlaması ve vatandaşına bu konuda destek olması gerekiyor. Vatandaşın elektrik borcu yükünü hafifletmek için 4 aylık dönemler halinde 3 farklı tarife grubu oluşturularak KDV düzenlemesi yapılmalıdır. Örneğin 100 KW altı için yüzde 1 KDV oranı; 100-200 KW arası yüzde 8 KDV; 200 KW ve üzeri içinse yüzde 18 KDV oranı uygulanmalıdır. Bu sayede az tüketim de teşvik edilmiş olur. TRT payı özellikle son 2 ayda ve ilk 2 ayda sıfırlanmalıdır. Çünkü son 10 ayda biriken para ile TRT’nin ihtiyacı karşılanabilir. Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ayında alınmayan TRT bedeli ile faturalar hafifler; kışın vatandaşın cebi birazcık da olsa rahatlar. Ayrıca vatandaşı da elektrik tüketimi konusunda doğru bilgilendirme yaparak az tüketime teşvik etmeliyiz. Dağıtım şirketlerinin yaptıkları yatırımları etkin bir şekilde denetlenmesi gerekir. Son olarak da dünyada yaşanan iklim krizi sebebiyle tatlı suyun değeri kat be kat artmıştır. Burada yapılması gereken doğalgaz, Kömür ve Nükleerde soğutma sistemlerinde tatlı su kullanılan santrallerin kapatılarak kuru tipe geçilmesidir. “
Bedri Yaşar; enerji konusunun 84 milyonu yakından ilgilendirdiğini belirterek; yaşanabilecek bir kriz için devletin biran evvel acil eylem planı oluşturması gerektiğini ve enerji sektöründe yaşanacak krizin önüne geçmesi gerektiğini söyledi.
Bedri Yaşar, Türkiye’nin kurulu gücünün 98 bin 788 MW’a ulaştığını belirterek; bu kurulu gücün dağılımını şu şekilde sıraladı: “Kurulu gücün; yüzde 25,8‘si doğalgaz, yüzde 9,1’i ithal kömür, yüzde 10,2’si yerli kömür, yüzde 31,8’i hidrolik santraller, yüzde 10,3’ü rüzgar, yüzde 7,6’sı güneş, yüzde 3,2’si jeotermal ve biyokütle yüzde 2’si diğer kaynaklar yolu ile üretilmeye müsaittir. Kurulu gücün yüzde 25’i kamuda, yüzde 75’i ise özel sektördedir.”
Bugünkü kurulu gücümüz 98 bin MW iken; ortalama tüketim miktarımızın 35 bin MW civarında olduğunu belirten İYİ Partili Yaşar; üretimin yarısı kadar bile tüketim olmamasına rağmen bu dönemlerde talebi karşılayacak düzeyde elektrik üretimi sağlanamadığından; sık sık elektrik kesintileri yaşandığını söyledi.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, elektrik kesintilerinin sonuçlarına ilişkin şu konuya dikkat çekti: “Elektrik kesintileri durumunda elektrik taleplerine yetersiz kalan kamu; özel sektör bünyesindeki Serbest Üretim Şirketi Santrallarından enerji alımına gitmektedir. Bu da devlet eliyle enerji maliyetlerini artırmaktadır. Alınan enerjinin bölgelere iletimi konusunda ise karar verici kurum olan TEİAŞ’ın özelleştirilmesi de son günlerde gündemde yerini almaktadır. Bu durumda tıpkı dağıtım şirketlerinde yaşanan durum burada da söz konusu olacak; TEİAŞ’ın özelleştirmesi ile iletim şirketleri büyük 5li firmalardan birine verilecek; bu firmalar da kendi üretim santrallerine öncelik tanıyarak iletim gerçekleştirecektir. Bunun koordinasyonunu da kendi inisiyatifinde yapacaktır. Burada istediği bölgeye elektrik verecek; istediği bölge karanlıkta kalacaktır. Bu da Ülkemizin sanayi, güvenlik, finans sektörleri için son derece risk teşkil edecektir. Özetle ülke bu 5’lilere teslim edilecek; bu firmalar haksız rekabet ile kendi üretim santrali eliyle daha da çok zenginleşecektir. TEİAŞ’ın özelleştirilmemesi gerektiğine vurgu yapan Yaşar; “Boru hatları, petrol hatları gibi elektrik iletim hatları da ülkemizin can damarlarıdır. Asla özelleştirilmemelidir. Aksi halde ülke teslim edilmiş olur” dedi.
Olası bir İstanbul depreminde de 14 milyon insanın yaşadığı mega kentte enerji kesintisi ile finans sektörünün çökeceğine değinen Yaşar; bunun için de gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.
Konuşmasında ağırlıklı olarak alım garantili dağıtım şirketlerine değinen Bedri Yaşar; özellikle de bu alımların dolar cinsinde yapıldığını, bu durumunda devletin dolayısıyla halkın yükünün ciddi boyutta artırdığını belirtti.
Elektrik faturalarının kalemlerine değinen Bedri Yaşar; konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: “2021 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan çeyrekte tüm abone grupları için elektrik fiyatlarına yüzde 15 zam gelmiştir. Oysaki Enerji bedeline yüzde 19,5, dağıtım bedeline yüzde 7,5 zam yaptı, ortalaması yüzde 15 oluyor. Aslında bize hesabı verilmesi gereken neden yüzde 19,5? Neden yüzde 7,5. 2021 yılı toplamında ise elektriğe yüzde 21,90 zam yapıldı. 2016 yılından bugüne elektriğe evlerde yüzde 122, iş yerlerinde ise yüzde 193 zam yapıldı. Konut aboneleri için ise tarife değişmedi. Normal şartlarda EPDK elektrik tarifelerini; Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim ayları olmak üzere yılda 4 defa günceller. EPDK’da bu doğrultuda Ocak’ta zam yaptı, Nisan'da zam yaptı, Temmuz’da zam yaptı, ancak Ekim'deki zammını atladı. Aslında yapılması planlandı; ama halkın tepkisinden çekinildiği için bu zam ötelendi. Enerji uzmanlarının tahminine göre ise 1 Kasım’da elektrik fiyatlarında zam kaçınılmaz olacak.”
Özellikle elektrik faturalarındaki dağıtım bedeline değinen Bedri Yaşar; bu bedelin içinde iletim, dağıtım, sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak gibi pek çok kalemin bulunduğunu söyledi.
26 kuruşluk Dağıtım bedelindeki 1 kuruşun bile önemine değinen Yaşar; “Burada 1 kuruş deyip geçememek gerekiyor. Elektrik faturalarındaki 1 kuruşluk zam; yıllık 2 milyar 334 milyon TL kadar dağıtım şirketlerinin cebine fazla para girmesine sebep oluyor. Bu bedeller vatandaşa değil; dağıtım şirketlerine yansıtılmalıdır” dedi.
Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi ile devletin zarara uğratıldığını söyleyen İYİ Partili Bedri Yaşar konuya ilişkin şunları söyledi: “Dağıtım şirketlerinin 20-21 milyar Dolar bedelle özelleştirildiği bilinmektedir. Dağıtım şirketleri özelleştirilme yapılmasından 2 sene öncesine kadar; kamudaki tahsilatlar durmuş, dolayısıyla özelleştirme ile birlikte bu firmalar devletten 18 milyar TL’lik tahsilat alacağı ile şirketleri devralmıştır. Bu alacakların da özelleştirildikten sonra 14 milyar TL’si firmalar tarafından tahsil edilmiştir. Bu arada Özelleştirilen bu dağıtım şirketlerinin yaklaşık olarak yüzde 75’i 5’li firmadadır. Bir diğer önemli husus: Dağıtım şirketleri özelleştirme kapsamında yaptıkları yatırımlarda kar elde edemezler, yasaktır. Fakat devlet bunlara diyor ki, sen benim adıma kredi bul, ben sana aldığın kredinin karşılığında Merkez Bankası reeskont faizi üzerinden ödeme yapayım ve kar üzerinden yüzde 13,3 reel getiri vereyim diyor. Yüzde 18 kredi + yüzde 13,3 yatırım kararı ile toplamda yüzde 31 seviyesine ulaşıyor. Özetle dağıtım şirketlerinin yaptıkları yatırımların yüzde 31’i oranında geri dönüş olmaktadır. Yatırım maliyetlerini, geçmişte TEDAŞ'ın ön kabulü ile EPDK belirliyordu. Fakat günümüzde böyle bir durum yok. Yatırımların mutlaka denetiminin sağlanması gerekmektedir. Dağıtım şirketleri kendi dağıtım bölgelerinde üretim santrali kuramazlar, fakat bugün baktığımızda bunlar da mevcuttur. Dağıtım şirketleri alt şirket kurup; birbirlerini borçlandırarak devlete olan borçlarını ödememektedirler. Dağıtım şirketlerinin önceleri 20 milyar TL alacak varken bugün dağıtım şirketlerinin devletten 30 milyar TL alacağı vardır. Bu ikinci bir Telekom vakasıdır. İflas ettik diyerek devletin üzerine bırakacaklar.”
Bedri Yaşar; enerji sektöründeki sorunlar için çözüm önerilerini ise şu şekilde sıraladı: “Pek çok ülke artan enerji fiyatları nedeniyle yurttaşların mağdur olmaması için destek paketleri açıklıyor. Türkiye’nin de acil eylem planı hazırlaması ve vatandaşına bu konuda destek olması gerekiyor. Vatandaşın elektrik borcu yükünü hafifletmek için 4 aylık dönemler halinde 3 farklı tarife grubu oluşturularak KDV düzenlemesi yapılmalıdır. Örneğin 100 KW altı için yüzde 1 KDV oranı; 100-200 KW arası yüzde 8 KDV; 200 KW ve üzeri içinse yüzde 18 KDV oranı uygulanmalıdır. Bu sayede az tüketim de teşvik edilmiş olur. TRT payı özellikle son 2 ayda ve ilk 2 ayda sıfırlanmalıdır. Çünkü son 10 ayda biriken para ile TRT’nin ihtiyacı karşılanabilir. Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ayında alınmayan TRT bedeli ile faturalar hafifler; kışın vatandaşın cebi birazcık da olsa rahatlar. Ayrıca vatandaşı da elektrik tüketimi konusunda doğru bilgilendirme yaparak az tüketime teşvik etmeliyiz. Dağıtım şirketlerinin yaptıkları yatırımları etkin bir şekilde denetlenmesi gerekir. Son olarak da dünyada yaşanan iklim krizi sebebiyle tatlı suyun değeri kat be kat artmıştır. Burada yapılması gereken doğalgaz, Kömür ve Nükleerde soğutma sistemlerinde tatlı su kullanılan santrallerin kapatılarak kuru tipe geçilmesidir. “
Bedri Yaşar; enerji konusunun 84 milyonu yakından ilgilendirdiğini belirterek; yaşanabilecek bir kriz için devletin biran evvel acil eylem planı oluşturması gerektiğini ve enerji sektöründe yaşanacak krizin önüne geçmesi gerektiğini söyledi.