Samsun'un Atakum İlçesi'nde 1. Karadeniz Çevre Çalıştayı, "Karadeniz Yarına da Kalsın" sloganı ile Hasan Ali Yücel Gençlik Bilim ve Sanat Merkezi'nde başladı.
Atakum Belediyesi'nin yanı sıra Atakum Kent Konseyi, Çevre Mühendisleri Odası Samsun Şubesi, Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP), Kuzey Kültür Evi, Trabzon Düşünce ve Kültür Platformu, Karadeniz Tarih Araştırmaları ve Çevre Platformu iş birliğiyle yapılan çalıştayda "Karadeniz Kıyı Tahribatı ve Çevre Kirliliği" başlığıyla ilk oturum gerçekleştirildi.
Etkinliğe Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci, Samsun Barosu Başkanı Av. Pınar Gürsel Yıldıran, Kent Konseyi Başkanı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, öğretim üyeleri katıldı.
ÖNEMLİ BİLGİLER VERİLDİ
Atakum Kuzey Kültür Evi Derneği Üyesi, Muzaffer Karadeniz başkanlığında gerçekleşen çalıştayın ilk oturumunda "Karadeniz Kıyı Tahribatı ve Çevre Kirliliği" konusunda İnşaat Mühendisi Cevat Öncü, Ordu Çevre Derneği Üyesi ve Ünye Sahilköy Muhtarı Mehmet Şensoy ile Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Eruz katılımcılara önemli bilgiler verdi.
Atakum Belediyesi İş Güvenliği Uzmanı Bilgisayar Mühendisi Akın Ömür başkanlığında gerçekleştirilen ikinci oturumda "Karadeniz’de Tarım Politikaları" Ziraat Yüksek Mühendisi Cemil Bozbaş,Turizmci Ali Çömez’in sunumuyla anlatıldı. Atakum Belediye Başkan Yardımcısı Şeref Aydın’ın başkanlığında gerçekleştirilen üçüncü oturumda ise kent politikaları ve çevre konularında önemli çalışmaları bulunan Prof. Dr. Ruşen Keleş ve Prof. Dr. Ahmet Mutlu "Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre" konularında katılımcıları bilgilendirdi.
UZMANLAR RAPORU AÇIKLADI
Çalıştayda, Türkiye'de yaşanan iklim değişikliği ve aşırı iklim olaylarına dikkat çekildi. Uzmanlar tarafından verilen bilgilerde; "Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve IPCC raporlarına göre 1950-1999 yılları arasında Türkiye'de aşırı iklim olayı sayısı yılda 108, 2002-2010 yılları arasında yılda ortalama 270. 2019 yılında Türkiye'deki aşırı iklim olayı sayısı 935'e çıkıyor. 2021 yılında Türkiye'de yaşanan aşırı iklim olayı sayısı tam 1024'e yükseliyor. 2020 yılında yaşanan 984 aşırı iklim olayının 30'u şiddetli yağış ve ölümle biten sel olarak kayda geçmiş. 27 tanesi olağanüstü yıkımla biten fırtına. 23 tanesi dolu, geriye kalanları yıldırım, kar, heyelan, orman yangınları ve kum fırtınaları şeklinde sıralanıyor" denildi.
İNSAN SAĞLIĞI BİRİNCİ UNSURDUR
İklim değişikliği ve çevre kirliliği konularına karşı hassas olduklarını ve çalışma yürüttüklerini vurgulayan Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci ise, "Çevre sorunları, kirletilmesi, bozulması insan sağlığını 1. derecede etkileyen unsurlar biridir. İnsan sağlığı hakkı tüm anayasalarda vardır, uluslararası hukukun güvencesi altındadır. Çevreye yönelik suç; uluslararası hukukun denetim ve kontrolü altındadır. Çünkü etkilediği alan ilk etapta insandır. İnsan sağlığı yaşamsal en temel haklardan bir tanesidir" dedi.
TOPLUMDA SAĞLIKLI 'ÇEVRE DİRENCİ' VAR
Başkan Cemil Deveci, "Türkiye, çevre duyarlılığı konusunda diğer ülkelere göre daha duyarsız. Çok ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz. Sevindirici olan bir şey ise toplumda bir duyarlılık var. Toplumda sağlıklı çevre direnci var. Atakum Belediyesi olarak biz de ilçemizde çevre problemlerine hassasiyet gösteriyoruz. Atakum’da bulunan çevre sorunlarının ortadan kalkması için gayret gösteriyoruz. Atık yönetimi geldiğimizden beri gündemimizde. İklim değişikliği ile ilgili müdürlük oluşturduk. Biz belediye olarak çevre konusundaki duyarlılığını sürdürüyoruz" diye konuştu.
"GELECEĞİN KUŞAKLARINI DA DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ"
Kent Bilimci ve Yazar Prof. Dr. Ruşen Keleş, “Birleşmiş Milletler, ekosistemin karşılaştığı riskler ve sorunlar nedeniyle 2021’den başlayarak önümüzdeki on yıllık dönemi ekosistemin yeniden canlandırılması on yılı olarak ilan etmiş bulunuyor. Amaç bireyleri, grupları hükümetleri ve iş çevrelerini ve tüm ilgili örgütleri küresel bir eylem kümesi çerçevesinde bir araya getirip ekosistemin daha kötüleşmesini önlemek ve yaşam çevrelerine herkes için yaşanabilir bir nitelik kazandırmak. Ekosistemin insanlığa bağışı olan doğal ve kültürel varlıklardan yararlanmak hepimiz için bir hak olmakla birlikte bu hakkı kullanırken başkalarının ve geleceğin kuşaklarını da düşünmek sorumluluğu vardır. Bu zorunluluğun gereğini özellikle ülkemizde yerim yerine getirmekte olduğumuzu söylemeye olanak yoktur. Ekonomik gelişme, imar ve yapılaşma etkinlikleri ile çevresel değerlerin korunması amacı arasındaki dengenin bozulmasından dikkatle kaçınmak gerekir” ifadelerini kullandı.
TARİHSEL BİR KRİZİN İÇERİSİNDEYİZ
Ekoloji mücadelesinin tarihsel süreci ve hukuksal boyutu değerlendiren Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Mehmet Horuş, “Çevre mücadelesine bir bütün olarak baktığımızda tarihsel bir krizin içerisindeyiz. Bu bir iktisadi ve sosyal bir kriz ama biz dünyada daha çok başat bir ekolojik kriz içindeyiz. Aynı zamanda da bir hukuk krizi içindeyiz. En başından beri bunu bir kriz bir buhran haline gelmesine neden olan çevre hukukunun ya da çevreciliğin kendi birtakım ikircikleri olmasıdır. Belki geriye dönüp bugünden baktığımızda bu ikirciklerle yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum. ‘’ diye konuştu.
Atakum Belediyesi'nin yanı sıra Atakum Kent Konseyi, Çevre Mühendisleri Odası Samsun Şubesi, Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP), Kuzey Kültür Evi, Trabzon Düşünce ve Kültür Platformu, Karadeniz Tarih Araştırmaları ve Çevre Platformu iş birliğiyle yapılan çalıştayda "Karadeniz Kıyı Tahribatı ve Çevre Kirliliği" başlığıyla ilk oturum gerçekleştirildi.
Etkinliğe Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci, Samsun Barosu Başkanı Av. Pınar Gürsel Yıldıran, Kent Konseyi Başkanı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, öğretim üyeleri katıldı.
ÖNEMLİ BİLGİLER VERİLDİ
Atakum Kuzey Kültür Evi Derneği Üyesi, Muzaffer Karadeniz başkanlığında gerçekleşen çalıştayın ilk oturumunda "Karadeniz Kıyı Tahribatı ve Çevre Kirliliği" konusunda İnşaat Mühendisi Cevat Öncü, Ordu Çevre Derneği Üyesi ve Ünye Sahilköy Muhtarı Mehmet Şensoy ile Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Eruz katılımcılara önemli bilgiler verdi.
Atakum Belediyesi İş Güvenliği Uzmanı Bilgisayar Mühendisi Akın Ömür başkanlığında gerçekleştirilen ikinci oturumda "Karadeniz’de Tarım Politikaları" Ziraat Yüksek Mühendisi Cemil Bozbaş,Turizmci Ali Çömez’in sunumuyla anlatıldı. Atakum Belediye Başkan Yardımcısı Şeref Aydın’ın başkanlığında gerçekleştirilen üçüncü oturumda ise kent politikaları ve çevre konularında önemli çalışmaları bulunan Prof. Dr. Ruşen Keleş ve Prof. Dr. Ahmet Mutlu "Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre" konularında katılımcıları bilgilendirdi.
UZMANLAR RAPORU AÇIKLADI
Çalıştayda, Türkiye'de yaşanan iklim değişikliği ve aşırı iklim olaylarına dikkat çekildi. Uzmanlar tarafından verilen bilgilerde; "Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve IPCC raporlarına göre 1950-1999 yılları arasında Türkiye'de aşırı iklim olayı sayısı yılda 108, 2002-2010 yılları arasında yılda ortalama 270. 2019 yılında Türkiye'deki aşırı iklim olayı sayısı 935'e çıkıyor. 2021 yılında Türkiye'de yaşanan aşırı iklim olayı sayısı tam 1024'e yükseliyor. 2020 yılında yaşanan 984 aşırı iklim olayının 30'u şiddetli yağış ve ölümle biten sel olarak kayda geçmiş. 27 tanesi olağanüstü yıkımla biten fırtına. 23 tanesi dolu, geriye kalanları yıldırım, kar, heyelan, orman yangınları ve kum fırtınaları şeklinde sıralanıyor" denildi.
İNSAN SAĞLIĞI BİRİNCİ UNSURDUR
İklim değişikliği ve çevre kirliliği konularına karşı hassas olduklarını ve çalışma yürüttüklerini vurgulayan Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci ise, "Çevre sorunları, kirletilmesi, bozulması insan sağlığını 1. derecede etkileyen unsurlar biridir. İnsan sağlığı hakkı tüm anayasalarda vardır, uluslararası hukukun güvencesi altındadır. Çevreye yönelik suç; uluslararası hukukun denetim ve kontrolü altındadır. Çünkü etkilediği alan ilk etapta insandır. İnsan sağlığı yaşamsal en temel haklardan bir tanesidir" dedi.
TOPLUMDA SAĞLIKLI 'ÇEVRE DİRENCİ' VAR
Başkan Cemil Deveci, "Türkiye, çevre duyarlılığı konusunda diğer ülkelere göre daha duyarsız. Çok ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz. Sevindirici olan bir şey ise toplumda bir duyarlılık var. Toplumda sağlıklı çevre direnci var. Atakum Belediyesi olarak biz de ilçemizde çevre problemlerine hassasiyet gösteriyoruz. Atakum’da bulunan çevre sorunlarının ortadan kalkması için gayret gösteriyoruz. Atık yönetimi geldiğimizden beri gündemimizde. İklim değişikliği ile ilgili müdürlük oluşturduk. Biz belediye olarak çevre konusundaki duyarlılığını sürdürüyoruz" diye konuştu.
"GELECEĞİN KUŞAKLARINI DA DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ"
Kent Bilimci ve Yazar Prof. Dr. Ruşen Keleş, “Birleşmiş Milletler, ekosistemin karşılaştığı riskler ve sorunlar nedeniyle 2021’den başlayarak önümüzdeki on yıllık dönemi ekosistemin yeniden canlandırılması on yılı olarak ilan etmiş bulunuyor. Amaç bireyleri, grupları hükümetleri ve iş çevrelerini ve tüm ilgili örgütleri küresel bir eylem kümesi çerçevesinde bir araya getirip ekosistemin daha kötüleşmesini önlemek ve yaşam çevrelerine herkes için yaşanabilir bir nitelik kazandırmak. Ekosistemin insanlığa bağışı olan doğal ve kültürel varlıklardan yararlanmak hepimiz için bir hak olmakla birlikte bu hakkı kullanırken başkalarının ve geleceğin kuşaklarını da düşünmek sorumluluğu vardır. Bu zorunluluğun gereğini özellikle ülkemizde yerim yerine getirmekte olduğumuzu söylemeye olanak yoktur. Ekonomik gelişme, imar ve yapılaşma etkinlikleri ile çevresel değerlerin korunması amacı arasındaki dengenin bozulmasından dikkatle kaçınmak gerekir” ifadelerini kullandı.
TARİHSEL BİR KRİZİN İÇERİSİNDEYİZ
Ekoloji mücadelesinin tarihsel süreci ve hukuksal boyutu değerlendiren Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Mehmet Horuş, “Çevre mücadelesine bir bütün olarak baktığımızda tarihsel bir krizin içerisindeyiz. Bu bir iktisadi ve sosyal bir kriz ama biz dünyada daha çok başat bir ekolojik kriz içindeyiz. Aynı zamanda da bir hukuk krizi içindeyiz. En başından beri bunu bir kriz bir buhran haline gelmesine neden olan çevre hukukunun ya da çevreciliğin kendi birtakım ikircikleri olmasıdır. Belki geriye dönüp bugünden baktığımızda bu ikirciklerle yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum. ‘’ diye konuştu.